Tokat
Milletvekili ve AK Parti 1. sıra adayı Av. Zeyid Aslan basın
mensuplarının sorularına yanıt verirken, Tokat için bakanlık beklentisi
hususunda “Gönül bunu ister. Tokat’tan bir arkadaşımız bakan olsun. Tokat’ın bu noktadaki gelişmesine büyük katkısı olsun. Bunu
12 Haziran’dan sonra takdir edecek, bölgesel dengeleri de gözetmek
suretiyle sayın Başbakandır. Bu talebimizi sayın başbakana iletiriz. Ama
takdir nihayetinde ona aittir.” Dedi.
Aslan’ın
son cümlesinde CHP’ye gönderme vardı: “5, 6 gündür Tokat’tayız.
Tokat’ta CHP’yi görmedik, hiçbir yerde de karşılaşmadık. Herhalde baştan
havluyu attılar, hayırlı uğurlu olsun onlara diyecek bir şey yok.”
AK
Parti Teşkilatları ve Milletvekili adayları 12 Haziran seçimleri için
seçim çalışmalarını sürdürürken dün Sulusokak Semti’nde esnaf
ziyaretleri gerçekleştirdiler.
Milletvekili
adayları Av. Zeyid Aslan, Dilek Yüksel, Doç. Dr. Celil Göçer ve Cüneyt
Aldemir’in yer aldığı gezilere, Milletvekili ve 2. sıra adayı Dr. Şükrü
Ayalan Ankara’da olması nedeniyle katılamadı.
Milletvekili
Av. Zeyid Aslan ve Dilek Yüksel, Ali Paşa Camii karşısında bir bakırcı
dükkanındaki ziyaretinde, dükkan sahibi ile sohbetlerinde Tokat’ın
ürünlerinin Devlet Büyüklerine hediye olarak sunulduğu ve beğeni
kazandığından bahsedilince “Tokat’a sık sık devlet büyüklerimiz gelsin ya da Tokat’ımızdan bir Devlet Büyüğümüz çıksın.”
Temennisi dile getirildi. Gezi içinde bir kahvede çay molası verilince
de basın mensupları Milletvekili Aslan’a sorular yöneltti.
BASIN MENSUPLARININ SORULARI VE YANITLARI
Basın
mensuplarının ilk sorusu, MHP’li Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, Show Tv’de
Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’ndaki Halk Meclisi’nde yaptığı açıklama
üzerine oldu. Prof. Dr. Özdağ 12 Haziran seçimlerinin, 1946 seçimlerine
benzer şartlar altında yapılmakta olduğunu savunmuş, illerde siyasilerin
değil de artık Valilerin ve Kaymakamların karşılarına çıkmakta olduğunu
dile getirmişti. Buna yönelik ilk soru oldu. İkinci soru Tokat’tan
Devlet Büyüğü çıkması temennisine yönelikti. Üçüncü soru MHP’deki kaset
skandalı, bir diğeri de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Başbakan için
kullandığı söze dairdi.
Milletvekili Aslan’a yöneltilen sorular ve yanıtları şu şekilde oldu:
*Sayın
Vekil, geçtiğimiz gün muhalefet partisinin bir adayı seçim ortamına
yönelik bir açıklamasında 1946 seçimlerinin ortamının yaşandığını, bu
süreçte karşılarına AK Parti vekillerinin değil de İllerin Valileri,
Kaymakamları çıkıyor, ifadelerini kullandı. Bu süreçte il valilerinin,
kaymakamlarının durumu nedir, onlardan beklentiler nedir, bellidir ama
sizin buna yanıtınız ne olacaktır?
-Şimdi
tabi seçimleri yürütmekle sorumlu kurum hükümet değil, Yüksek Seçim
Kurumu’dur. YSK’nın illerdeki seçim kurulu başkanları aracılığıyla
seçimleri yürütürler. Ama seçimlerin güvenliğini sağlamak da her ilde
Valilerin, ilçelerde kaymakamların görevidir. Güvenlikten sorumlu
birimler Emniyet kuvvetleridir. Bunlar da Vali ve Kaymakama bağlı olduğu
için seçim güvenliği açısından, ki zaten seçim kanununda güvenlik
kuvvetlerinin nereye kadar girebilecekleri, seçim sathı mahallinin
neresinde bulunabilecekleri, özellikle sandık bölgelerine girebilmek
için sandık başkanlarının talebi dışında oraya giremeyeceklerinin açık
hükümleri vardır. Yani şimdi 1946 seçimlerini tabi biz yaşamadık, yaş
itibariyle bunu bilmiyoruz ama hepimizin bildiği bir şey var ki, 1946
seçimleri açık oy, gizli tasnif usulü ile yapılmıştır. Ama Türkiye’de
şuanda biz yeni getirdiğimiz seçim kanunu ile sandıkları bile şeffaf
hale getirdik. Bu seçimde ilk defa kullanılacak, sandıklar şeffaf
olacak, atılan zarflar orada görülecek. Yani şimdi, sandıkların bile
şeffaf hale getirildiği seçim ortamının 1946 ile kıyaslanması hiç mümkün
değil. Yani burada Valiler ve Kaymakamların seçimin güvenliğinin
sağlanmasıyla ilgili yasal görevleri vardır, onun dışında herhangi bir
görevleri yoktur. Valiler de Kaymakamlar da bu süreçte bir milletvekili
adayı gibi ya da bir siyasi parti mensubu gibi sokakları çıkarak siyaset
yapan insanlar değildir. Ama seçimin oluyor olması, seçimin sürüyor
olması devletin görevini bırakacağı anlamına da gelmez. Elbette Valiler,
Kaymakamlar da seçim sürecinin içinde yapması gereken hizmetleri
yapmaya devam edecekler. Yani bu beyanatı dinlemedim, neyi kastettiğini
bilmiyorum ama yani mesele 1946 seçimleri ile kıyaslamaksa bu seçimlerle
milyon kere yan yana getirmeniz mümkün değil. Açık oy gizli tasnif
dönemi ile şeffaf sandıklara zarfların atıldığı bir dönemi aynı noktada
kıyaslamak mümkün değil. Bu biraz afaki, biraz duygusal ya da seçimin
sonucunu şimdiden kaybettiklerini gördükleri için buna bir bahane
aramaktan başka bir şey olmadığını düşünüyorum.
*Sayın
Vekil, esnaf ziyaretinizde bir ifadeniz oldu, demek ki Tokat’tan da bir
devlet büyüğü çıkarmamız lazım, diye. İktidarınız döneminde Tokat ciddi
manada partinize destek de verdi. Bir bakanlık beklentisi de oluştu,
yeni süreçte böylesi bir talebi Tokat ciddi manada dillendirecek mi?
Örneğin, 18 Mayıs’ta Sayın Başbakan Tokat’a gelecek, bu ortamda Tokat’ın
bakanlık istediği kendisine hissettirilebilecek mi?
-Şimdi
tabi şunu ifade etmek lazım. Türkiye’de yani bakanlık olarak 25 tane,
Başbakanlık ile birlikte 26 tane bakanlık var. Türkiye’nin 81 tane ili
var ve her ilin bu anlamda mutlaka beklentisi, talebi vardır,
oluşacaktır. Bu anlamda tabi Tokat’ın da, Tokat’tan bir bakan olmasının
buraya sağlayacağı ekstra imkanları oluşturacağı imkanları, sinerjiyi
düşünerek Tokatlı hemşehrilerimizin bunu beklemesi, tabi bizim de bir
Tokat’lı olarak, bir milletvekili adayı sıfatı ile değil, bir Tokat’lı
olarak bunu elbette biz de istiyoruz. Ama şunu da bilmek lazım ki,
nihayetinde Bakanlar Kurulu’nu tespit etmek, takdir etmek Sayın
Başbakan’a ait. Mutlaka bölgesel dengeler dikkate alınacaktır. En
azından her bölgeden belli noktalarda, Bakanlar Kurulu’nda temsilcilerin
bulunması dikkate alınacaktır. Ayrıca mutlaka her bakanlığın kendi
özelliklerine göre, bunlar Sayın Başbakan’ın dikkat ederek çalışacağı ve
hazırlayacağı bir liste olacaktır. Tabi gönül bu, çok şey ister,
Tokat’lılar olarak biz de bunu isteriz ama tabiî ki 81 il bunu bekler.
Ama 25 bakanlık vardır. Sayın Başbakanımız siyaset öncesinde de Tokat’la
bağlantısı sevgisi vardı. Takdir ona aittir. Hepimizin gönlü bunu
ister. Tokat’tan bir arkadaşımız bakan olsun. Tokat’ın bu noktadaki
gelişmesine ekstra katkılarda bulunsun. Ama dediğimiz gibi 81 il var 25
bakanlık var. Buna göre Başbakan oturup takdirini yapacaktır. Elbette
Tokat hem 2002 seçimlerinde hem 2007 seçimlerinde AK Parti’ye çok destek
vermiş bir ilimiz. Sayın Başbakanımız milletvekili aday tanıtım
toplantı sonrası il il görüşürken, İl başkanımız ve milletvekili
adaylarımızla konuştuğumuzda sayın Başbakanımız Tokat’a olan sevgisini, 2
seçimde Ak Partiye olan katkısını belirtti. Bu noktada “sizlerden çok
şey bekliyorum.” ifadesini kullandı. Tabi Başbakan’ın Tokat’a olan
sevgisi sadece Ak Parti ile değil, Ak Parti öncesinde de en az 4,5 defa
Tokat’a geldi. Başbakanımız 87 yılında bir siyasi partinin il başkanı
iken seçim çalışmaları için Tokat’a geldi. Tokat’la bağlantısı sadece bu
süreçte değil bunun çok öncesine dayanır. Takdir ona aittir. Gönül bunu
ister. Tokat’tan bir arkadaşımız bakan olsun. Tokat’ın bu noktadaki gelişmesine büyük katkısı olsun. Bunu
12 Haziran’dan sonra takdir edecek, bölgesel dengeleri de gözetmek
suretiyle sayın Başbakandır. Bu talebimizi sayın başbakana iletiriz. Ama
takdir nihayetinde ona aittir.
*MHP’de Genel Başkan Yardımcıları için kaset skandalı yaşandı. Buna dair ne demek istersiniz?
-Sayın
Başbakanımızın dediği gibi biz kasetlerle, hakaretlerle ilgilenmiyoruz.
Biz projelerle ilgileniyoruz. Tabi siyaset zor bir şeydir. Topluma
önderlik için yola çıkmışsanız özel hayatınızda dahil olmak üzere her
konuda daha dikkatli olmak zorundasınız. Çünkü tüm gözler sizin
üzerinizde. Talihsiz bir olay ben o arkadaşlar adına da üzüldüğümü ifade
etmek istiyorum. İçeriklerine girmek istemiyorum. Ama bizim
gündemimizde bunlar yok. Biz 2023’e Türkiye’yi nasıl hazırlarız, hem
Tokat gündemimizde Tokat’ın kalkınması ve büyümesi için neler
yapabiliriz şuan onlarla uğraşıyoruz.
*CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Başbakan için kullandığı bir söz olmuştu. Onun sonrasında verdiği yanıt sizi tatmin etti mi?
-
Kılıçdaroğlu’nun söylediği şeyler bizi tatmin etmedi. Özür de
dilemesini biz beklerdik. Ama bu özrü 3 gün geçmesine rağmen maalesef
yapmadı. Yamadığı gibi 3 gün içerisinde yaptığı yorumlarda yüz
ifadesinde çok istihza görüyorsunuz. Tabi önce bir insan olarak buna
tahammül etmekte çor zorlandığımı ifade etmek istiyorum. AK Parti’nin
bir siyasetçi olarak buna tahammül etmekte çok zorlanıyorum. Ama sayın
Başbakanımız bu konuda söylenmesi gerekeni söyledi, biz de söylenmesi
gerekeni söyledik. Biz edepsizliklere karşı edepsizlikle karşılık
vermeyeceğiz. Biz yetiştiğimiz kültürümüz, ona aynı şekli ile cevap
vermeye müsait değil. Yoksa ona çok daha fazlasıyla cevap veririz. Biz
bu ülkelerin annelerine saygımızdan ötürü cevap vermiyoruz. Susuyorsak,
bir karşılık vermiyorsak bunun tek sebebi bu ülkedeki kadınlara,
annelere, Kılıçdaroğlu’nun rahmetli annesine de saygımızdandır. Yoksa
buna yanıt verilecek inanılmaz sözler var. Ama ifade ettim, ben bütün
samimiyetimle söylüyorum 12 Haziran akşamı halkımız Sayın
Kılıçdaroğlu’na söylediği sözün cevabını misli ile kendine iade
edecekler. Bunu hep birlikte göreceğiz. Siyasette bunların olmaması
gerekiyor. Siyasette söylediğiniz sözü geri alma şansınız yok. Arapça’da
bir söz vardır, Söz senin esirindir, çıktığında sen onun esirisindir,
diye. Söz çıkmıştır, artık Kılıçdaroğlu onun esiridir. Özür diler,
dilemez, onun insanlığı ile alakalı bir şeydir. Yani dilerse en azından
bizim insanımız bağışlayıcıdır, affedicidir. 3 gündür beklenildi. Her
geçen gün özür dilemiyor olmasının, konuyu sıcak tutuyor olmasının
hesabını sandıkta verecektir. Olmamalıydı, oldu, özür dilemeliydi,
dilemedi. Bu da onun insanlığı ile alakalı. Daha da bir şey söylemek
istemiyorum.
*Efendim, Almus’taki konuşmanızda siz de “Kemal a…” dediniz…
-E
tabi ben, onu dedik. Kemal a… dedik. Bunu Tokatlıların tamamlayacağına
inanıyoruz. Artık bu sözü neresinden alır, nereye koyar bilemiyorum ama
Tokatlılar bunun sonunu tamamlayacaktır. Türkiye tamamlayacaktır. Yani
insanlar yaptıkları hatanın bedelini mutlaka ödemelidirler. Siyasette
hata yapıyorsanız, yanlış yapıyorsanız bunun bedeli sandıkta ödenir. Ben
Kılıçdaroğlu ve o zihniyete sahip insanların sandıkta bedelini
ödeyeceğine inanıyorum.
Tabi
ben en azından Tokat’taki CHP siyasetçilerinden, hiç olmazsa yerelde
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bu hakarete karşılık bir yanıt beklerdim.
Maalesef onu da bulamadım. Zaten 5, 6 gündür Tokat’tayız. Tokat’ta
CHP’yi görmedik, hiçbir yerde de karşılaşmadık. Herhalde baştan havluyu
attılar, hayırlı uğurlu olsun onlara diyecek bir şey yok.”