
Zile Çayı Vadi tabanının genişlediği kesimdeki düzlükler Zile Ovası ismi ile tanınmaktadır. Ayrıca Kazova’nın batı uzantıları da ilçenin doğu kesimini kaplamaktadır. İlçe topraklarından kaynaklanan sular Yeşilırmak aracılığı ile Karadeniz’e dökülür. İlçe sınırları içerisinden geçen Çekerek Irmağı ve Hotan Çayı diğer akarsularıdır. İlçe topraklarının tarıma açık bölgeleri Devlet Su İşlerince yapılan Belpınar ve Boztepe Barajlarının topladığı sularla sulanmaktadır. Ayrıca Dereboğazı Deresi üzerinde bir regülatör ile birlikte; Koçaş, Kazıklı, Evrenköy, Belkaya, Boldacı, Yukarı Dağiçi ve Güzelbeyli’de bulunan sulama göletleri ile de sulama yapılmaktadır.
İl merkezine 70 km. uzaklıktaki ilçenin deniz seviyesinden yüksekliği 710 m.dir. Yüzölçümü 1.512 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 110.139’dur.

İlçenin bitki örtüsü genellikle step görünümünde olup, dağlık alanlarda kayın ve meşe ormanları, yüksek kesimlerde ise sarıçam ormanları bulunmaktadır.
İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında; şeker pancarı, buğday, arpa, mercimek, nohut, ayçiçeği, üzüm ve elma gelmektedir. Zile’nin yöresel olarak ünlü ürünleri arasında leblebi ve pekmez bulunmaktadır. Hayvancılıkta daha çok koyun, kıl keçisi ve Ankara keçisi yetiştirilir. Ayrıca sığır besiciliği ve arıcılık da yapılmaktadır.
Büyük sanayii kuruluşlarının olmamasına rağmen, İlçede un, yem, tuğla-kiremit, çuval, plastik ayakkabı, pekmez, mermer fabrikaları bulunmaktadır. Ayrıca akü, demir alüminyum döküm, kolonya, mozaik taşı, lastik, mobilya, konfeksiyon, gazoz, lastik kaplama, briket, hızar ve kereste atölyeleri ile imalathaneleri bulunmaktadır.

Zile’nin Boztepe bucağına bağlı Maşat Köyü yakınlarındaki Maşathöyük (Tabigga) ile Zile Höyüğünde (Anzilia) yapılan kazılarda ele geçen buluntular ilçenin eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Maşathöyük ve Zile Höyüğü Hititler döneminde önemli bir yerleşim merkezi idi. Strabon’a göre Zile, Asur Krallığının başkenti olan Ninova’nın melikesi Semiramis tarafından kurulmuştur.
Zile sözcüğünün kaynağı kesin değildir. Strabon’un buradan Zelitis-Zela olarak söz etmesi bu yerleşimin çok eski olduğuna işaret etmektedir. Zile’nin 29 km. güneydoğusundaki Maşathöyük’te araştırma yapan Ord. Prof.Şevket Aziz Kansu ve onun ortaya çıkardığı buluntulara dayanılarak Şemsettin Günaltay, Hititlerin burada yaşadığını ortaya koymuştur. Ayrıca Zile’deki Maşathöyük kazılarında ele geçen tabletler de Yeşilırmak Havzası boyunca sıralanmış Hitit yerleşim merkezlerinden Anzilia’dan söz etmektedir. Büyük olasılıkla Anzilia sözcüğü zamanla Zile’ye dönüşmüştür.
MÖ.1916’da yöre Asurluların yönetimine geçmiştir. MÖ.XV.yüzyıldan sonra Kaşkalar burasını yakıp yıkmış, MÖ.VIII.yüzyılda Frigler yöreye hakim olmuş, MÖ.VII.yüzyılda da Kimmerler tarafından yağmalanmıştır. MÖ.VI.yüzyılda Anadolu’nun büyük bir bölümü ile birlikte Persler buraya da hakim olmuşlardır. Persler Yeşilırmak havzasına önem vermiş ve tarihi Kral Yolu’nu buradan geçirmişlerdir. I.Darius zamanında Anadolunun en büyük eyaleti olan Kapadokia ikiye bölünmüş ve Zile kuzeydeki Pontus Kapadokiası içerisinde kalmıştır. Persler burada kendi tanrıları olan Anahita (Anahitis, Anos, Anadates) adına bir mabet yaptırmışlar ve bu mabedin çevresinde Sonbaharda yapılan Sakaia şenliklerini düzenlemişlerdir.

Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Bizanslılar buraya hakim olmuş ve XI.yüzyıl başlarında Bizans’ın Armeniakon Theması’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Bizans döneminde yöre Sasanilerle Bizanslılar arasında sürekli el değiştirmiştir. Bu yüzyıldan sonra Asya’dan Türkmen toplulukları buraya yerleşmeye başlamıştır.

Osmanlı döneminde Celali İsyanlarından büyük ölçüde etkilenen Zile’den Evliya Çelebi Seyehatnamesi’nde “Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinde sular akar. Bu bahçelerde bülbüllerin ötüşü, insan ruhuna sefa verir. Meyveleri lezzetli olup, her tarafa hediye olarak gönderilir. Her bağında, birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halkı zevk ehlidir. Gariplere dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, deryadil, haluk, selim ve halim insanlardır. Herkese iyi zanda bulunurlar. İyi geçinirler. Hayırlı yapılar yaptırmaya hevesleri çoktur. Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar metin ve güzel olur ki, buralara girenler hayran olurlar. Şehir genişlik ve ucuzluk bir yer olup dünya yüzünde eşi yok gibidir. Yılın her zamanında halkının nimetleri boldur. Hacı Bektaş Veli’nin hayırlı ve bereketli dualarıyla bu eski tarihî şehir, Âlimler Konağı - Fazıllar Yurdu ve Şairler Yatağıdır”. Diye söz etmektedir.

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Zile Kalesi, Zile Saat Kulesi, Ulu Cami, Kubbe Camisi, Beyazıt Bestami Camisi, Boyacı Hasan Ağa Camisi, Hoca İshak Camisi, Elbaşı Camisi, Şeyh Fakih Türbesi, İmam Meliküddin Türbesi, Beyazıt Bestami Türbesi, Çifte Hamam ve Sivil Mimari Örneklerinden evler bulunmaktadır.
EK HABERLER
0 yorum :
Yorum Gönder